Haber: OKTAY YILDIRIM Kamera: SADIK KARAKULOĞLU
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu, “Bugün Büyükçekmece Gölü’nün muazzam tabiatının bir bölümünü, 1 milyon 200 bin metrekaresini hizmete açıyoruz. Memleketini, şehrini koruyan en büyük milliyetçidir. Doğasını, suyunu, havasını koruyan en büyük milliyetçidir. Benim Atatürk milliyetçiliğim, memleketinin her insanını eşit gören milliyetçiliktir. Bir de kalkınmayı, icraatçılığı, ekonomik kalkınmayı, güvenlikle birlikte koruyan kavramdır milliyetçilik” dedi.
İBB Ekrem İmamoğlu, Büyükçekmece’de Ulus Mahallesi’nde semt pazarı ziyareti sonrası “Büyükçekmece Tepecik Göl Sahili Açılışı” ve halk buluşmasında vatandaşlara seslendi. İmamoğlu, şunları söyledi:
“Burada sizinle olmak, insan kendi bölgesinde olmak, yakın coğrafyada dostlarıyla, komşularıyla buluşmak bir de buranın havasını solumak elbette insana iyi geliyor. Sizlerle burada çok güzel bir ortamda buluşmaktan dolayı çok mutluyum. Çok kıymetli misafirlerimiz var. Önceki dönem genel başkanımız Sayın Hikmet Çetin burada milletvekillerimiz var. Adaylarımız var. Parti meclisi üyelerimiz var farklı şehirlerden gelen adaylarımız var. İnşallah İstanbul’un kaderini belirleyecek bir seçime gidiyoruz hep beraber. Bunlar kendileri bizi İstanbul’a ihanet ettik dediler. Doğru mu? Belki de bunların niyeti kaldıkları yerden devam istiyorlar ihanete. Açık söyleyeyim, onların bildiği iş zaten birazcık da bu. Biraz rant, biraz ihanet falan derken yeşil alanlar, kamu arazileri, bazı noktaları deprem, toplanma alanları, imara açıp birbirlerine de biraz haksız kazanç sağlamak, bunların hayata bakışı. İnanın söylemekten utanıyorum. İstanbul’da askeri alanlar var biliyorsunuz. Bu askeri alanları 2016’da darbe girişimi olunca dediler ki biz bunları şehir dışına alacağız. Ama askeri alanlar boş kalan yerleri de kamu lehine kullanacağız dediler. İşte spor alanları, kültürel alanlar, rekreasyon alanları, yeşil alanlar vesaire dediler. Ne yaptılar biliyor musunuz? 10 bin Futbol sahası büyüklüğündeki askeri alanları imara açtılar hem de öyle garibana sosyal konut falan değil. Lüks konut olarak satışa çıkardılar. Biraz ihanet dedik ya bunları konuşmak lazım.
“KANAL İSTANBUL’U SİNSİ SİNSİ SÜRDÜRMEYE ÇALIŞIYORLAR”
Kanal İstanbul meselesini biliyorsunuz. Buradaki süreçte Kanal İstanbul meselesinde bütün mücadelemizi verdik. Bu süreç içerisinde adım attırmadık ama sinsi sinsi sürdürmeye çalışıyorlar. Acemi adaya sorsanız gündeminde yokmuş. Hem de nasıl yokmuş, işte efendim vatandaşın gündeminde olmayan, onun gündeminde yokmuş. Yani onun gündeminde olsa ne olur olmazsa ne olur? Bir kişinin gündemi önemli öyle değil mi? Bir de kendisi daha bir yıl önce kameralara çıkıp nasıl tekrarlıyordu? Aynen şöyle millete inat olsun diye…ya-pa-ca-ğız. Şimdi kapıda oy var ya seçim var bu milletin de yüzde 70 -75’i Kanal İstanbul diye bir ihanet projesi istemiyor. Bu sefer değişti. Tabii onu dinleyen yok. Bakanlık diyor ki ben plana devam edeceğim. Kusura bakma diye raporu açıkladı. Yani bu konuda adayın yetkisi metkisi de yok. Sadece milletine şirin gözükme peşinde. Yetkisi bugüne dair yok derken, dün de yoktu onu söyleyeyim. Bunlardaki yetki nasıl biliyor musunuz. Bir kişi yap derse yaparlar, bir kişi yapma derse yapmazlar. Aramızdaki fark ne biliyor musunuz? Bize ancak siz talimat verirsiniz. Millet talimat verir bize, başka kimse bize emir veremez. Aramızdaki fark bu. Bunlar bakanken bile böyle davranırken belediye başındayken farklı mı davranacaklar? Hayır, asla. Onun için bu konu dersine çalışmamış sevgili acemi aday seni aşar. Zaten bu arkadaşların sözlerine itibar da etmek mümkün değil. Sizi bir o köşe bir bu köşe yaparlar.
“…SONUÇ 50 KİŞİ GÖZALTINA ALINDI”
Üç dört gün önce Sayın Cumhurbaşkanı ne dedi? Güya seçim yaklaştı ya Demokrat damarları kabarıyor. Dedi ki hakikatleri yüzüme haykırın. Hakikatleri yüzüme haykırın ki gerçeklerle yüzleşelim ey milletim diyor. Tabii bir de diyor ki çekinmeden haykırın. Dün Konya’da ne oldu? Haykırmaya karar veren staj ve çıraklık mağdurları gittiler mitingine yüzlerini dertlerini haykırdı. Sonuç 50 kişiyi gözaltına aldılar. Bunlar Allah ıslah etsin. Milletin hak mücadelesine bile milletin hukuk mücadele bile dinleyecek sabırları yok. Bunlara ben bazen diyorum, sorsam muazzam demokratik insan. Biliyorsunuz tüm bakanlar kurulu İstanbul’a geldi. Hani elini sallasan Bakan’a değer İstanbul’da bu ara. 17 Bakan’da İstanbul’da. Kamp kurmuşlar. Neymiş? Ekrem İmamoğlu’na karşı kampanya yapacaklarmış. Her gün bir mahallede siyasi kampanya yapıyorlar. Ve dün de mevcut Çevre Bakanı’nı gördüm. Yani bu aday olan değil, mevcuttaki. Bir alanda konuşma yapacak. Kentsel dönüşüm mağdurları da oraya gelmiş. Onlar da derdini haykırmaya gelmiş. Sayın Cumhurbaşkanı dedi ya, yüzüme haykırın diye. Onlar da gelmiş, orada haykıracaklar. Derdini haykırmaya çalıştılar onlara ne oldu? Onlarıda törenden uzaklaştırdılar.
“O SIRÇA KÖŞKLERİNDEN BİRAZ ÇIKTILAR MI KAFALARI KARIŞIYOR”
Bakın bunu derken vatandaş bana da dertleniyor dertlenecek de. Siyasetin çirkin tarafı böyle günde bir iki kişi çıkar çıkmaz. Ama derdiyle gelen insanı ben saatlerce dinlerim. Ne demek dinlemek ya? Dinlemek zorundayım. Ben dinlemeyeceksem o an vaktim yoksa bir yöneticim dinler. Onun için söyleyeyim yani bu bakanlar vesaire bunların hiç böyle bir işe tahammülü yok. Bir de ne bağırmış biliyor musun oradan? Beş yıl, on yıldır mağdursun kardeşim biraz daha bekle demiş bakan. Yani mağdur olan vatandaşa. O bakımdan çözümleri bunların bu. Niye böyle biliyor musunuz? Bunları halden anlamazlar. Kibirleri dağları aşmış. Neyse ki Sayın Cumhurbaşkanı’nın olduğu yerdeki gibi gözaltına alınmadı da en azından bu birazcık kızdı onlara o kadar. Bu arkadaşlar söyleyeyim insanlar hak arayış ile karşılaşınca çok şaşırıyorlar. Kimse onlara bir şey demeyecek. Her yaptıkları doğru. Çünkü her alanda o kadar yanlışları var ki mağdur ettiği insanlar sayısı o kadar fazla ki yaşadıkları o sırça köşklerinden ya da saraydan biraz çıktılar mı kafaları karışıyor. Şiddetleri büyüyor, hiddetleri büyüyor. Ben hep çarşıda, pazardayım. Buradaki pazarı ziyaret ettim. Bir iki tane hanımefendi çıktı beş yıldır buraya ilk defa geldin. İstanbul’da var neredeyse artık binlerce diyeceğimiz kadar pazar. Ben her pazara gittim demiyorum ama pazarlara gidiyorum. Oraya gitmemiş olabilirim. Oradan bir şey yakalayacak. Neyse sonuçta gene sarılıp barışıyoruz.
“ÜLKEYİ YÖNETENLER MİLLETİ KÜÇÜK GÖRMEYE, MUHATAP ALMAMAYA DEVAM EDİYOR”
Bunlar çarşıya, pazara çıkamazlar, çıkamıyorlar. Dertleri büyük. Medyada ellerinde, onlara göre ne biliyor musunuz Her şey güllük gülistanlık. Bunlar daha yakın zamanda bir bakan vardı. Ne dedi? Gözlerimdeki ışıltıya bakın dedi. Ne bakan kaldı ne ışıltı. Öbürü bir başka bakan, onun maliyeyle de ilgisi yok. O uçacağız dedi. Allah’ım Yarabb’im yokuştan aşağı uçurumdan aşağı uçuyoruz. Bunların bir de şahlanıyoruz var biliyor musunuz? Sekiz yılda bir şahlanıyoruz. Yani at üzerinde Cumhurbaşkanı resmiyle bunların medyasını böyle şahlanıyoruz diyor. Altımızdan at da gitti kaldık yaya Sayın Cumhurbaşkanını da göremez olduk. Böyle bir durumdayız. Para pul yok zaten. 14 sene önce 200 lira çıktı en büyük paramızdı, hatırlar mısınız? 130 otuz dolar alıyordu. Şimdi altı dolar alıyor. Bunlar Cumhuriyet’in 100’üncü yılında güya 2023’te 25 bin dolar kişi başı gelir dediler. Şu anda altı sekiz bin dolar, dokuz bin dolar kişi başı gelirimiz var. Yani biz koydukları hedeflerin çok gerisine düşmüş bizi mağdur etmiş durumdadırlar. Bu sahte mutluluk tablosudur. Gerçekler başka, emeklisinden işçisine atanamayan memurlarından mülakat belasına kadar milyonlarca insanımız çok zor günler geçiriyor. Ülkeyi yönetenler ise milleti küçük görmeye muhatap almamaya devam ediyor. Milletin cebine girecek parayı da yük görmeye başladılar.
“MİLLETİNİ UNUTTU. TEK DERDİ KOLTUK, BU KÖTÜ BİR ŞEY”
Emekli meselesinde emekliye verilecek maaşı ilave bu verilmeli deniyor. O ne diyor? Bütçeye yük diyor. Bütçeye başka şeyler yük değil emekliye vereceğin yük olmaz bu. Milletini unuttu tek derdi koltuk bu kötü bir şey. Liyakati unuttu işi bilmeyen insanlar, ekonominin başına getirdi. Yedi sekiz senede paramızı pul etti. O bakımdan beğenmedikleri, burada bugün çok kıymetli insanlarla bir aradaydık. Hasan Akgün başkanımız güzel bir meclis binasının birebir aynısını yaptı. Birinci meclis Ankara’da ki. Mutlaka gezmenizi istiyorum çok güzel bir yer. Çok değerli bakanlar vardı orada geçmişte görev yapmış. 80’li yıllar, 90’lı yıllar. En düşük emekli maaşı en düşük asgari ücretin neredeyse bir buçuk katıydı iki binlerin başında. Yani şu anda 10 bin lira olan emekli maaşının ona göre 24 bin lira olması lazım. O bakımdan söyleyeyim bunları niye anlatıyorum? Diyeceksiniz ki Ekrem İmamoğlu sen bize İstanbul’u anlat. Tabii ki İstanbul’u anlatacağım ama bunları şunun için anlatıyorum. 17 bakan toplanıp İstanbul’a geliyorsa yani eli kulağında Sayın Cumhurbaşkanı da gelir şimdi darlanıyordur muhtemelen. Birkaç günü olur burada o da. İlçe ilçe gezecekler. Peki bu sorunları kim çözecek? Emekli maaşıyla kim uğraşacak? Dertleri bu İstanbul’u nasıl kaybettik? Sanki babalarının analarından mülk kalmış. İstanbul dediğin tarihten bize emanet. 86 milyon sahibi var.16 milyon sahibi var. Benim hissem ne kadarsa onun hissesi o kadar Cumhurbaşkanının. Şimdi buraya Hakkari’den belediye başkanı adayımız geldi. İstanbul’da hissesi ne kadarsa ablacığım senin de o kadar. ya seksen altı milyonun malı bu. Senin değil ki.
“İSTANBUL’DA FARKI NE KADAR AÇARSAK İŞLERİMİZ O KADAR HIZLANACAK”
Dolayısıyla dolayısıyla 31 Mart çok önemli. 31 Mart’ta onları çok güzel bir sonuç bekliyor. 31 Mart’ta bu milletin Demokrasi dersiyle bunlar kendilerine gelecek mi? Bunları biraz sert bir şekilde uyaracağız mı? Niye biliyor musunuz? Başlarını ellerinin arasına alıp düşünsünler diye. Kara kara düşünecekler. Diyecekler ki bir dakika millete efendilik yapma dönemi değil bu dönem. Bu millet uyandı. Bu milletten sen 2019’da seçimi elinden almaya kalktın ya o gün uyandı O gün bir dakika dedi. Bu başka bir şey zannediyor. O bakımdan milletin derdiyle dertlenmeye, derdini hissetmeye başlamaları için hepimiz sorumluyuz 31 Mart’ta kazanacağız. Millet kazanacak. O yüzden kıymetli dostlarım çok net ifade edeyim. 31 Mart’ta İstanbul’da… “var ya bir tane diyordu onlarda ‘burası önemli’ diye diye ekonomiyi perişan etti” İstanbul’da farkı ne kadar açarsak işlerimiz o kadar hızlanacak. Şaka değil bu gerçek. Bakın farkı mesela çok aştık, söylemeyeyim nazar değer kafamdakini. Farkı çok aştık imzalanmayan dosyalar bir haftada imzalanacak biraz azalırsa iki hafta. Onun için yapılan engellemeler kalkacak hiç şüpheniz olmasın. Çünkü dört sene sonra seçim var ya, bu sefer kara kara o seçimi düşünmeye başlayacaklar. Ben söyleyeyim, bizim kimseyle ayrımız gayrımız yok. Bakanlık o bakanlık ne kadar onunsa o kadar benim. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ne kadar bizimse o kadar onun. Bizde öyle bir ayrımcılık yok ki parti devleti yok ki. Allah’ımıza şükür 18 Mart’ta söylüyorum Çanakkale Zaferi’nde söylüyorum. Atatürk bize öyle bir emanet verdi ki, onun sahibi bütün millet.
“BU ŞEHRİ İSRAFTAN, RANTTAN, İHANETTEN KORUYAYIM DİYE BENİ İŞ BAŞINA GETİRDİNİZ”
O düzen o zaman yıkıldı. Onun için koca mecliste yazıyor, ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ hiç şüpheniz olmasın. Biz de onlarla iş birliği içinde çalışacağız. Onlar işini yapsın, biz işimizi yapalım. Bir ülkede rantçılık hakim olursa, dar gelirli hayatı her bakımdan zorlaşırsa İstanbul’da bunu uzun yıllar yaşadı. 2019’da işler değişmeye başladı. Rantçı anlayışını ne yaptık? Tarihe gömdük. Bitti o. Ne geldi? Halkçı ve icraatçı bir anlayış işbaşına geldi. Beş yıldır bir tek kamu arazisine yapılaşma iznini İstanbul Büyükşehir Belediyesi vermedi. Eskiden her mecliste dosyalar meclise girer çıkardı. Bir kişinin ayrıcalıklı bir kişinin, imar dosyası meclise girmedi, imarı açmadık. Kişiye özel yapmadık, yaptırmadık. Ama bakın bölge planlarını geçirdik. Şimdi onlar birinin tanıdıklarının imar dosyasını meclisten çıkarmayı bilirler ama mesela Tepecik’teki halkı mağdur eden bölge imarlarını çıkarmazlar. Niye biliyor musun? O işlerine gelmez. Biz halkın lehine olan 90’nın üzerinde bölge imar planını meclisten çıkardık. Kamuya ait alanların, yapıların, sahillerin göl kıyılarının bir grup rantçı tarafından işgal edilmesine asla göz yummadık. Bizimle uğraştılar yıldırmak istedi geri adım atmadık. Geri adım atmam. Cesaretimi nereden alıyorum biliyor musunuz? Milletten, sizden alıyorum. Halka ait alanları kendi mülkü gibi kullananlara bir milim eğilmedik, eğilmeyeceğiz. Ne dedik? Halka ait alanları halka veririz. Bir de ne dedik? Milletin parasını millete veririz kardeşim dedik o kadar net. Bizi bunun için seçmediniz mi? Biz de hakkını vereceğiz. İstanbul’da doğal ve tarihi zenginliklere gözümüz gibi bakıyoruz, bakacağız. Çünkü siz İstanbul’un Muhafızı olmamızı, İstanbul’u kötülüklerden koruyup o güzel çocuklara, buraya beni gelip dinleyen sevgili hanımefendilere, sevgili gençlerimize pırlanta gibi, güzel kızlarımıza yakışıklı oğullarımıza bu şehri tahrip olmamış, güçlenmiş ve güzellenmiş bir şekilde bırakmanın mücadelesini veriyoruz. Bu şehri israftan, ranttan, ihanetten koruyayım diye beni işbaşına getirdiniz. Ben sizin yüzünüzü kara çıkarmayacağım. Söz veriyorum size.
“DOĞAL KISIMLARI VAR, ORALARA DOKUNMAYACAĞIZ”
Bugün Büyükçekmece Gölü’nün muazzam tabiatının bir bölümünü, 1 milyon 200 bin metrekaresini hizmete açıyoruz. Arkadaşlarımla konuştu. Dedim ki; arkadaşlar, milletimize şunu gösterelim. Biz, buraya atık su üreten şu bu koymayacağız? Buraya gözümüz gibi bakacağız. Buraya çöp getirecek, çöp taşıyacak hiçbir işi burada yapmayacağız. Burayı ne yapacağız biliyor musunuz? Birlikte koruyacağız. Tertemiz olacak. Doğal kısımları var. Oralara dokunmayacağız. Oralarda flamingolar, leylekler gelip, konup gidecekler. Bir de geleceğiz burada mis gibi hava alacağız. Temiz spor yapacağız. Vakit geçireceğiz. İçimiz huzur dolacak. Memleketini, şehrini koruyan en büyük milliyetçidir unutmayın. Doğasını, suyunu, havasını koruyan en büyük milliyetçidir. Benim Atatürk milliyetçiliğim, -bunu hep söylüyorum- memleketinin her insanını eşit gören milliyetçiliktir. Her insanın eşit gören, doğasını, vatanını, suyunu, toprağını korumak, en büyük milliyetçiliktir. Bir de kalkınmayı, icraatçılığı, ekonomik kalkınmayı, güvenlikle birlikte koruyan kavramdır milliyetçilik.”
İmamoğlu’nun konuşmasının ardından; CHP’nin eski genel başkanlarından Hikmet Çetin, CHP milletvekilleri Engin Altay, Zeynel Emre, Parti Meclisi üyeleri Cem Aydın, Ozan Işık, Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün, CHP Çatalca Belediye Başkan adayı Erhan Güzel, CHP İzmir Çeşme Belediye Başkan adayı Lal Denizli ve CHP Hakkari Belediye Başkan adayı Cüneyt Özbek tarafından kesilen kurdele ile Büyükçekmece Tepecik Göl Sahili, resmen vatandaşların kullanımına açıldı.